Ben, Bisikletim ve de Özgürlüğüm
Şimdi yazının başlığına bakıp evet ‘BİSİKLET‘ beni ilgilendirir ama bize ne ‘SEN’den diyeniniz çoktur. Ben olsam derdim. Bisiklet günümüzde hızla yayılan bir ulaşım aracı. Kullanan herkesin hayata, yaşadığı şehre, çevresine olan bakış açısını, hatta sosyal kimliğini değiştiren en etkili araç olduğunu düşünüyorum.
9-10 yaşlarındayken Sirkeciden ilk BMX bisikletimi babam getirdiğinde belki hemen onunla bağ kuramamış, beni arkadaşlarımdan ayıracak olduğu için çok sevinememiştim belki de. Çünkü yaşadığımız mahalle, şimdilerde çok aranan ve çocuklarımız için hep yakındığımız aksine arkadaşlığın olduğu, her köşede kimi çocukların sek sek, yakar top, basketbol, futbol kiminin tuf tuf kiminin kız kaçıran, kişilerin de saklambaç oynadığı koca bir mahalleydi. Hoş simdi 2.Ulusa gitseniz ayni mahalle kültürü kalmadığını görmek pek şaşırtıcı olmayacaktır.
Top pesinde koşturmaktan arta kalan vakitlerde yavaş yavaş onunla gezintiye cıkmaya başladığımda, bu yaşlarda benim en özgür duygularımın onun vasıtasıyla ortaya cıkacağını tahmin etmek o zamanlar çok zordu.
Bmx bisikletimle turladığımda ilk aklima gelen hissettiğim rüzgar ve özgürlüğün dışında etrafımda bu keyfi benimle birlikte yasayacak yaşıtlarımı ikna etmekti…
Çok geçmeden 4-5 kisi ile ilk grubumuz oluşmuştu. Bir kebapcının (o zamanlar IPAR) önünde müşterilere çeşitli hareketler yapıp Ulustan Arnavutköye inmek sahilde sürüp Ortaköyün meşhur portakal yokuşundan tırmanmak en uzun ve macerali rotamızdı. Hatta bir keresinde babama yakalanıp bir hafta bisiklete binememiştim. Uzun bir sure mahalle dışına çıkmam dahi yasaklanmıştı. Akabinde sayım yasağında boş sokaklarda pedallamama izin verildiğinde tekrar özgürlüğüme kavuşmuştum. Mahallede yediden yetmişe herkes pedallamak icin boş sokakları ağlatıyordu! ☺
Araya giren uzun bir zaman ve ayrılıktan sonra bisiklet tutkumu hatırladığım bir dönemde MTB aldım. Kron marka olup beni hiçbir zaman mutlu etmeyen bir deneyim olmuştu.
Kendime sanırım her bisiklet severin yaptığı gibi çeşitli yüreklendirici faktörler oluşturdum ama nafile.. Kesinlikle o yıllar önce ilk hissettiğim duyguları yakalayamıyordum: rüzgar ve özgürlük…
Zaman içinde uluslararası yarışları takip ediyor, internetten ilgili siteleri ve yarışçıların kişisel bloglarını okumaya başlamıştım. Ve bir gun Caddebostandaki mutfağımızda kahvaltı ederken sahilden gecen profesyonel yarışçıları gördüm. Hemen kameramı kapıp fırladım sokağa. Allahım işte buydu.. O kadar hızlı ve ahenkliydiler ki arkalarından hissettiğim rüzgarın bana ne fısıldadığı çok net duyuluyordu.
Hemen harekete geçtim ve şehir efsaneleri sayesinde kendime geçiş için Decathlon Btwin ikinci el yol bisikleti aldım. Kısa zaman kullanarak yaklaşık 3 hafta içinde şimdiki bisikletim Specialized Secteur Sport sahibi ile tanışıp kendime üst sınıf bir yol bisikleti aldım.
Onunla gecen turlarımız ve maceralarımızı devam edecek yazılırımda anlatırım. Bisikletin bana neler kattığını sorarsanız bu spora ve kültüre sevdalı herkesin söyleyeceği gibi: Saf arkadaşlığı, ilk turunda tanıştığın kişinin lastiğin patladığında yardim için durmasında, seni gün içinde dostum dediğin kişilerden daha sık arayıp merak etmesindeki gerçek dostluk ile buluşturdu diyebilirim.
Evet, bisiklet özgürlük ve rüzgar dışında yaş 35 olsa bile o çocukluğumdaki saf mahalle duygusunu ve tutkuyu geri getiren yegane dostum oldu.
Hiçbir gruba uye değilim ama bisiklete gönül veren herkes ile pedallamaya varim.
Sevgilerle.
Bisikletin insanlarda bıraktığı demeyelim, aklıma gelen ilk sözcük bu olsa da, yaşattığı ve sürekli yaşadığı his özgürlük. Kendi gücüyle bir şeyler yapıp hareket ettirmesi de bu duyguyu körükleyen bir eylem. Rüzgarı yarıp geçmek, saçında, teninde hissetmek konusuna girmiyorum bile, anlatılmaz, yaşanır ancak. Pedal çevirdikçe yollar akıp giderken altında sen yakınlaş daima dostlarına.