Bu Diyar Baştan Başa: 1. Gün Sapanca > Kütahya
Sabahın serinliğinde Sapanca gölü kıyısında uyanıp kahvaltı, dost sohbeti, yarısı yenmiș bebe kurt ile oyun derken biraz da isteyerek geç çıktım, saat tam 10:30 ve hedef Kütahya, 227 km! Ortalama saatte 25 km hız yapsam kafadan molalar hariç 12 saate yakın tutuyor ki, gece yarısı Kütahyada olmam demekti bu.
Bastım gaza! Sapanca > Bozüyük arası düz dümdüz… 30 km/s ile pedallarken yanımdan Brissa Spor takımı idman yaparken geçti, peşlerinden gideyim dedim ama çantalarla bir yere kadar! Sonrası malum. Düz bas tek pedalla!
Yağmur yağar akar sellerYare doğru giden yollar
Bugünün özeti bu aslında, nasılsa ki son Sakarya tabelası da geride kalıp birer kuruşun hesabını yapan mazot istasyonları çoğalmaya başladı sağanak yağmur geçişleri de öyle! Gün yüzü görmeyen yerlerime dahi su yürüdü!
124 km’de, Bozüyüğe girmeden Cennet Bahçesi isimli bir yerde durup yemek yedim, çünkü hem hafif eğimli rampa hem de yağmur canıma okudu. Bir de bel ağrısı!
Tam içeri girdim gök yere indi resmen ve mecburi bekleyiş. Kahvemi de içim 70 dakika sonra ıslak ve kaygan zeminde Bilecik, Osmaneli (bakın burada mecburen girdiğiniz iki tünel var, toplam uzunlukları 4 km’de yakın, aydınlatma olması şart!), Bozüyük arası beddualarla, %3 eğimli, yağışlı bir ortamda geride kalırken Eskişehir il sınırına girmemle birlikte İnönü Rampasında kendimi bulmam bir oldu. Bu arada saat olmuş 19! Şu hızla gitsem 85 km şu saatte biter diyorum ama rampalar da dizi dizi. Gök yüzü ve Zeus sağ olsun, 9 km uzunluğundaki İnönü Rampasını sağanak yağmur altında tırmandım. Sonrası gayet kolay oldu: tırmandığım kadar indim, ufak a sert tırmanışlar ve kendisinden de uzun inişler…
Eskişehir ovası düz ve rüzgarlıdır, ardıma aldığım gibi sabahki gücüm geri geldi ve bir bakmışım Kütahya il sınırı.
Hadi koçum, evden işe, işten eve gider gibi düşün, az kaldı, 30 km nedir ki?
Motivasyonu yüksek tuttum ve derken Kütahya – Şehir Merkezi, akıllı olun hız yapmayın tabelası çıktı karşıma. Üniversite yıllarında 5 senemin geçtiği şehrin çoğu bıraktığım gibi olsa da her yere yol yapıp kalkındırmak söylemi eylemselliğe burada da dönüşmüş. Her yerde karmakarışık yollar, alt geçitler… Öğretmen evinin yolunu tuttuğum da saat 22 civarında idi.
Sevdiklerimi arayıp seslerini duyduktan sonra duş alıp Mecburiyet Caddesini keşfe çıktım, iki tas çorba içtim ki içim ısınsın, yol boyunca üşümekten, güneş batar batmaz hava bir anda 13 dereceye dek düşmüştü, omuzlarıma soğuk işledi, tabii burnum da bağımsızlık kalkışması planları içindeydi ki tek burun, tek ciğer, tek vücut diyerek büyük resmi gördüm ve oyunu çorbacının önüne yatarak bozdum! Sonra kaşınıp vişne, limon dondurması yedim. 😂
Meşhur Kütahya merkezdeki vazoyu görüp de fotoğraf çekmemek olmaz: vazo önü maskenimdir!
Şimdi iyiyim, merak eder için rota bilgileri
Yarın ver elini Isparta!
Merakla turun devamini bekliyoruz sn. Aynakol
Dikkat et, ilk gün biraz sevimsiz geçmiş. Kütahya vazosuna kadar. Orada keyfin gelmeye başlamıştır. İyi eğlenceler güzel sürüşler
Kalkışma yapan organlar 🙂