Monuments Classics Races
Güney Yarımkürede iki yarışla, Tour Down Under ve Tour de San Luis, ile başlayan sezonda peloton Arap ve İber Yarımadalarına uğradıktan sonra bu kez eski dünyanın, Avrupanın, kuzeyine doğru pedallıyor. Huzurlarınızda spring classics!
Belçika, Hollanda, Fransa ve İtalya topraklarında tek günlük yarışlar halinde pedallanan Bahar Klasikleri (Spring Classics) son derece zorlayıcı ve bir o kadar da dayanıklılık gerektirmekte. 200 km’den fazla yol boyunca gerek parke taşlarla döşeli düz yollar (cobbles), anlık ama sert tırmanışlar (gent, berg), her ikisini birden içeren; yani saçma sapan eğimli ve parke taşı döşeli; tırmanışlar, dağınık-stabilize toprak köy yolları (strada) ki, bunlar tırmanışları da içeriyor; soğuk asfalt, iki-üç kişinin bile yan yana pedallamasının imkansız olduğu köy yolları üzerine soğuk ve yağışlı hava, cepheden esen sert veya çapraz rüzgarlar… Liste uzayıp gidiyor ve her bir madde yarışı daha da zorlaştırıyor. Böylesine zorlu bir mücadelede bitiş çizgisinden ilk geçen kadar bitirenin de hakkını teslim etmek gerek.
Üstelik hepsinin bir geçmişi var ve tüm klasikler hâlâ, her ne kadar gelişen bisiklet teknolojisiyle zorluklar azaltılmaya çalışılsa da, bisikletin romantik çağını bizlere hissettiriyor. Neden Paris-Roubaix’ye Hell of the North, yani Kuzeyin Cehennemi denilmiştir? Milan-San Remo kaç yıldan beri pedallanmaktadır? Peki ya içlerinde en genci Strada Bianche’nin ortaya çıkış hikayesi? Madonna del Ghisallo kimin için çanlarını çalıyor? Gent’ler bu kadar insafsız olmak zorunda mı ya da Roubaix velodromuna uzanan cobbles taşlar neden koruma altında?
Takımlar için de bahar klasikleri son derece önemli: Günler öncesinden nerede nasıl pozisyon alarak atak yapılacağını, hangi dişli oranlarının, lastik basınçlarının o seneki parkurda daha verimli olacağını karar verdikleri keşif idman sürüşleri yaparak hazırlandıkları bir gerçek.
Keşif sürüşleri aynı zamanda bisiklet, lastik, vites ve diğer tamamlayıcı donanım üreticileri için de önemli, zira takımların bu çalışmaları, kullandıkları bisikletlerin de canlı ortamda, özellikle dayanıklılık-endurance sınıfı, denenmesi, yeterlilik ve verimliliklerinin sergilenmesi, doğrulanması demek.
Bir bahar klasiğini, hatta anıtsal bir klasik yarışı kazanmak sporcular için son derce önemli. Sadece başlı başına tek günlük yarış uzmanı, single-day road specialist with a strong finishing sprint diye bir paye var ki hak etmek için bu zorlu yarışlardan sağ çıkmak gerekiyor, tabii bir de kazanmak. Milan-San Remo, Paris-Roubaix gibi yarışlarda güçlü sprinter pedallar öne çıkarken Liège–Bastogne–Liège, Giro di Lombardia gibi yarışlarda ise kazanan daha çok tırmanışçılar oluyor.
Beş Anıtsal Klasik (monumental classics race)
Hem ilk kez düzenlendikleri yıl hem de kendilerine has bir kültüre sahip oldukları içindir ki klasikler içindeki beş yarışın yeri ayrı, apayrı:
Milan – San Remo
İlk kez 1907 yılında pedallanan Milan-San Remo resmi anlamda bisiklet sezonunun açılışı olarak kabul edilebilir. İtalyanların delicesine sevdiği yarış Milandan başlayıp, Passo del Turchino geçidi tırmanılıp Genovaya, oradan da denize paralel, enfes manzaralar eşliğinde devam ederek San Remoda sona eriyor. 290 – 300 km arası bir mesafede nispeten düz bir profilde pedallanan yarışta kazanı son kilometrelere konumlanmış tırmanışlar (Poggio di Sanremo) belirlerken favoriler genellikle tırmanabilen sprinter pedallar oluyor.
De Ronde van Vlaanderen
1913 yılından beri pedallanan Flamanların En Güzeli De Ronde van Vlaanderen ya da Tour of Flanders Belçikalıların delicesine sevdiği bir yarış. 250 – 260 km uzunluğundaki yarış Brugge kentinden başlayıp daracık olduğu kadar insafsız ve de parke taşlarla döşeli tırmanışlar içermekte. Öyle ki bu tırmanışlar sonlara doğru daha da şiddetlenip benim diyen sporcuyu oyundan düşürüyor, geriye güçlü ve dayanıklı olan kalıyor. Biri Kweremont, Paterberg, Koppenberg mi dedi?
Paris – Roubaix
Paris-Roubaix Kuzeyin Cehennemine hoş geldiniz! Bu yarışta kazanan yok, yarışı bitirebilenler var! Fransanın kuzeyinde yok denecek kadar az eğimde, toz toprak içinde, parke taşlarla döşeli pavé yollardan geçip, geçmek ne kelime ruhunu teslim edip, Roubaix’deki veledromda zafer turu atıp sonra ilk günkü gibi duran duşların altında günün yorgunluğunu atmak ve gün boyu tüm acımasızlığını hissettiren o pavé’lerden birini ödül olarak podyumun ortasında havaya kaldırmak… İşte Paris-Roubaix, yani Klasiklerin Kraliçesi bu…
“Flanders ile Paris-Roubaix arasında uçurum var. Flanders’ta yollar her gün otomobiller tarafından kullanılıyor, korunuyor, vesaire. Diğeri… tamamen bambaşka. Onu en iyi şöyle tanımlayabilirim: toprak bir yol bulmuşlar, üzerinden helikopterle uçup koca koca taşları serpiştirmişler. İşte bu Paris-Roubaix. O derece kötü. Rezalet.” Chris Horner
Hollandalı Theo de Rooij, 1985 yılında iyi bir yarış çıkarırken kötü bir şekilde düşüp şansını kaybettikten sonra, her tarafı çamurla kaplıyken, uzatılan mikrofona şunları söylemişti:
“Bu yarış tam bir saçmalık! Hayvanlar gibi çalışıyorsunuz, işemeye bile zamanınız yok, üzerinize işiyorsunuz. Bu çamurda sürüyorsunuz, sonra kayıp… kocaman bir bok yığını.” Hemen ardından, kendisine gelecek yıl da yarışmayı düşünüp düşünmediği sorulduğunda ise şöyle diyordu: “Tabii ki! Bu dünyadaki en güzel yarış!”
Liège–Bastogne–Liège
Yine Belçikadayız, Ardennes Klasiklerinin sonuncusu 1892 yılından beri pedallanan Liège–Bastogne–Liège ne Paris-Roubaix’e ne de De Ronde van Vlaanderen’e benziyor: İkisinin de sahip olduğu parke taşlardan eser yok kendisinde ama eğim profili cayır cayır yanan, kıpkırmızı, hem de bitmeyecekmişçesine peşpeşe tırmanışlarıyla 169. km’den itibaren, yani peloton yönünü yeniden Bastogne’den Liege’e çevirdiği andan itibaren can yakıyor. Zaten bu tırmanışlar sonrası sağ kalanlar Paris-Roubaix, De Ronde ya da Milan-San Remo’daki gibi sprinter pedallar değil de gücünü korumasını bilen patlayıcı bir şekilde tırmanabilen genel klasman iddialıları oluyor ki, kazananlar listesine şöyle bir göz atmak yeterli.
Giro di Lombardia
Ve Giro di Lombardia… 1905 yılından beri Madonna del Ghisallo Kilisesinin çanları pelotonu kutsuyor. Sezonun son yarışına, dökülen yaprakların klasiğine, Giro di Lombardia‘ya hoş geldiniz! Sezonun son yarışı Giro di Lombardia zorlu tırmanışlar, kutsal çan sesleri, enfes Como gölü manzarası ve epik bitiş çizgisiyle başlıyor. Keşke bir iki gün daha sürse diyenlerimiz elbet var ama o zaman aynı tadı, heyecanı alamayacağımız kesin, zira adı üzerinde bu tek gün süren bir klasik yarışı.
Beş Anıtsal Klasik Yarışın takvimdeki yerleri ise:
- Milan-San Remo, 19 Mart 2016
- Tour of Flanders, 3 Nisan 2016
- Paris-Roubaix, 10 Ninas 2016
- Liege-Bostogne-Liege, 24 Nisan 2016
- Il Lombardia, 1 Ekim 2016
Yararlanılan kaynaklar ve daha fazlası için:
- Cycling Weekly: Stars out training on the cobbles for Omloop Het Nieuwsblad
- Özgür Nevres’in Web Günlüğü: Paris – Roubaix: Kuzeyin Cehennemi
- Ragtime Cyclist: Crushing Victories – Bernard Hinault at Liege-Bastogne-Liege, 1980
- Cycling Tips: Archive Pictures
Şahane yazılar yazıyorsunuz, zevkle okuyorum. Lütfen devam edin 🙂
Destek ve yorumunuz için teşekkürler. Önümüzde klasikler var, hepsi için elimizden geldiğince yazmaya çalışacağız.
Pingback: Hell of the North: Paris-Roubaix 2016 – aynakol