Uzakta değil yakında bir çınarlı köy: Mahmut Şevket Paşa
Bu sıralar tekerimiz pek bir Mahmut Şevket Paşa Köyüne uğrar oldu; yoksa döner mi demeli? Bir de Kurtdoğmuş Köyü var, ama o başka bir yazının konusu!
İstanbul Beykoz ilçesi sınırları içinde Rivaya çok yakın bir konumda bulunan köye ismini veren gerçek Mahmut Şevket Paşa hakkında Wikipedia Özgür Ansiklopedide güzel bir bilgilendirme var; es geçmeyip okuyunuz 1913 yılında suikaste kurban giden bu devlet adamını.
Kahvelerden rampalara, güneyden kuzeye: İstanbul
Mahmut Şevket Paşa Köyüne ulaşmak için Üsküdardan pedallamaya başlamak en mantıklısı olacaktır. Köye ya Kavacık üzerinden Polis Hatıra Ormanı ve Acarkent üzerinden ya da Beykoz Çayırını geride bırakıp Akbaba Köyününden Dereseki, sonrada Zerzevatçı Köyü rampasını dize getirerek ulaşabilirsiniz.
Dereseki Köyü tırmanışı profili
Aman dikkat köye inen büklüm büklüm yolu (Beykoz Caddesi) dikkatli inin, herhangi bir tehlike yok, tüm köpekler bağlı, trafik de az, ama manzara müthiş ve insanı soluksuz bırakacak denli yemyeşil. Sabah erken saatlerde köye tepeden girdiğinizde köyün üst kısmında yer alan göletin etrafındaki yemyeşil tepelerin sisler altında kaldığını göreceksiniz.
Köy merkezinden geçen Yeni Çiftlik Deresi Polonezköyü sarıp sarmalayan ormanın hayat damarlarını oluştururken köyün içine de ayrı bir ferahlık katıyor. Dere üzerine kurulu ilk köprünün dibinde iki yüz yıllık çınar ağacının gölgesi altındaki köy kahvesi dinlenmek için ideal; diğer kahveler daha çok emekli dayılar için. Çınaraltı kahvesi yıllardır bizi ağırladığı için taytlı, kasklı insanlara alışkın, çekinmeden demli çayınızı içip çınar altında dinlenebilirsiniz!
Yeni Çiftlik Deresini takip edip Alibahadır köyüne ulaştıktan sonra Riva yoluna çıktıktan sonra İlk Şile tabelasından sağa, Riva Çayı kıyısındaki Değirmendere Köyüne gireceksiniz. Mayıs ayına dek berbat haldeki yol yapıldığı için sürüş bayağı keyifli olacak demeden önce kamyonlara dikkat etmek gerekiyor! Zira, İstanbulun Kuzeyine saplanan üçüncü köprünün yan ve bağlantı yollarının çalışmaları bitmediği için burası kamyonlarla dolu! Yol boyunca herhangi bir tırmanış yok, yol dümdüz, ta ki ilk İstanbul tabelasına dek!
Burası Hüseyinli, Bozhane, Kılıçlı yol ayrımı; tabii ki İstanbulu otomobillere bırakıp Kılıçlı köyüne doğru bulutlara el verip günün ikinci zorlu tepesini tırmanmaya başlayacaksınız. Başlangıç kısmı epeyi zor olabilir, ancak kapalı ve açık virajlarda ufak da olsa eğimin azaldığı yerler var, dinlenmek için değil atak yapmak için buraları iyi kullanmak gerek.
Zaten temiz olan Kılıçlı Rampası Ağustos ayı içinde yeniden asfaltlandı, ancak köy içinden mezarlığa, Sahilköy – Sırapınar yol ayrımına dek olan kısım için aynı şeyi söylemek mümkün değil Yer yer parke taşları döşenmiş, Paris-Roubaix değil tabii ki belediye işi, yer yer de kasislerle kesilmiş toprak egemenliğindeki bir yoldan bahsediyoruz burada. Ancak çileniz kısa: 2 km! Mezarlığı görür görmez sağdan devam edip İshaklı köyüne dik, dimdik bir iniş sizi bekliyor; lütfen yerdeki “YAVAŞ” uyarılarını dikkate alın, kapalı bir virajdan karşınıza İETT otobüsü çıkabilir!
İniş bittikten sonra üçüncü köprünün yan ve bağlantı yolları hâlâ devam ettiği için kamyonlar tarafından delik deşik edilmiş ve de ağır iş makinelerince bir yol sizi bekliyor; Polonezköy tabelasını takip edip Cumhuriyet köyün kutsal dörtlüsünde soluklanın: Bakkal, manav, kasap, fırın! Günün üçüncü ve son ciddi tırmanışı karşınızda: Alemdağ > Reşadiye tabelasını takip edin!
Alemdağ dedik ama karşınıza Toroslar misali yalçın dağlar değil rakımı en fazla 235 mt bir tırmanış var, kolay yani! Tırmanışın zorluğu ise bisikletli kovalamak için saldırı teknikleri geliştiren barınak kaçkını köpekler; özellikle birisi size saldırırken orman içinden diğerleri ters yönden taarruza geçiyor, yavaş geçin, hatta yanınıza biraz mama alın, sevinsin garibanlar. Mama, çünkü geleceğe yatırım olacak bu! Köpekleri geride bıraktıktan sonra ormanın son demlerinin tadına varın, zira birazdan şehir içine, yani Sancaktepenin trafiğine gireceksiniz!
Reşadiye, Sancaktepe tam bir kaos, semti bilmiyorsanız rotayı bir şekilde kaydedin ve takip edin. Ara sokaklardan, ana caddelerden TEM otobanı yanyola çıkmanız gerek, burada yapacağınız şey basit Gülsuyu tepesi ufuktan alıcı bir kuş misali sol yanınızda göründüğü an sürekli Ferhatpaşa – Kayışdağı talebalarını takip etmek, sonrasındaysa Kayışdağını. Kayışdağından sonrası ise denizi gördünüğünüz de kendinizi sahilde bulmanız sadece an meselesi!
Tebrikler! neredeyse 120 km pedallayıp en çok 2000 mt tırmanmış oldunuz!